Ahkaf - 46:7
Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğunda, kendilerine gelen gerçeğe karşı çıkanlar, "Bu, açıkça bir büyüdür," dediler.
Kendilerine gelen gerçeği (Kur'an) nasıl yalanladılar:
Enfal/8:31
Ayetlerimizi dinledikleri zaman, "İşittik," diyorlardı, "İstesek biz de bunun bir benzerini getiririz. Bu, geçmişlerin efsanelerinden başka bir şey değil."
Tevbe/9:124
Her ne zaman bir sure inse, "Bu sure hanginizin inancını arttırdı," diye soranlar var. Gerçekten inananların inancını arttırmıştır, ve onlar (her surenin inişiyle) sevinip birbirlerini müjdelerler.
Yunus/10:15
Onlara apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, bize kavuşmayı ummayanlar, "Bundan başka bir Kuran getir, yahut onu değiştir!," derler. De ki: "Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben yalnız bana vahyedilene uyarım. Rabbime karşı gelirsem, büyük günün azabından korkarım."
Furkan/25:60
Onlara, "Rahman'a secde edin," dendiği zaman, "Rahman da neymiş? Senin bize karşı savunduğun şeye mi secde edeceğiz?" derler. Ve bu, ancak onların nefretini arttırır.
Lokman/31:7
Kendisine ayetlerimiz okunduğu zaman, sanki onu hiç işitmemiş gibi, sanki kulaklarında ağırlık varmış gibi büyüklenerek ardını döner. Ona acıklı bir azabı müjdele.
Sebe/34:43
Kendilerine apaçık ayetlerimiz okunduğunda, "Bu, kesinlikle, sizi atalarınızın kulluk/hizmet etme yolundan saptırmak isteyen bir adamdır." Dahası, "Bu uydurulmuş bir iftiradan başka bir şey değildir," dediler. İnkarcılar, kendilerine gelen gerçek için, "Besbelli, bu bir büyüdür," dediler.
Nahl/16:103
"Ona bir insan öğretiyor" biçimindeki sözlerini elbette biliyoruz. Amaçladıkları kişinin dili yabancıdır, bu ise apaçık Arapça bir dildir.
Furkan/25:4
İnkar edenler, "Bu, başkalarının yardımıyla onun uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir," diyerek haksız ve asılsız bir tez ortaya koydular.
Furkan/25:5
Dediler, "Yazıp durduğu şey evvelkilerin masallarıdır; gece gündüz kendisine dikte edilmektedir."
Hud/11:13
"Onu (Kuran'ı) o uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Haydi ona benzer, uydurulmuş on sure getirin. Allah'tan başka tüm dostlarınızı da çağırın, doğru sözlülerseniz!"
Nahl/16:103
"Ona bir insan öğretiyor" biçimindeki sözlerini elbette biliyoruz. Amaçladıkları kişinin dili yabancıdır, bu ise apaçık Arapça bir dildir.
Enbiya/21:3
Kalpleri pervasızdır. Zalimler gizlice birbirleriyle görüştüler: "Bu adam sizin gibi bir insan değil mi? Göz göre göre büyüye mi kapılacaksınız?"
Araf/7:184
Düşünmezler mi? Arkadaşlarında hiçbir delilik yoktur. O, ancak apaçık bir uyarıcıdır.
Hud/11:12
"Ona bir hazine, yahut onunla birlikte bir melek inmeli değil miydi," dedikleri için belki göğsün daralacak ve sana vahyedilenin bir kısmını terkedeceksin. Sen yalnız bir uyarıcısın; Allah her şeyi kontrol edendir.
Hicr/15:6
Dediler ki: "Ey kendisine zikir (mesaj) indirilmiş olan, sen bir delisin."
İsra/17:47
Seni dinlerlerken nasıl işittiklerini ve kendi aralarında konuşurlarken zalimlerin, "Siz sadece büyülenmiş bir adamı izliyorsunuz," dediklerini iyi biliyoruz.
Enbiya/21:36
Kafirler (gerçeği örtenler) seni gördüklerinde, "Tanrılarınızı diline dolayan bu mu," diye alaylarına hedef yapmaktan başka bir tepki göstermiyorlar. Rahman'ın mesajını tümüyle inkar etmektedir onlar.
Müminun/23:69
Yoksa, kendilerine gönderilen elçiyi tanımadıkları için mi onu inkar ediyorlar?
Müminun/23:70
Yoksa, onun deli olduğuna mı karar verdiler? Halbuki onlara gerçeği getirmişti. Ne var ki onların çoğu gerçekten hoşlanmaz.
Furkan/25:7
Ve dediler, "Nasıl olur da bu elçi yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Kendisiyle birlikte uyarıcı olarak bir melek inseydi ya!"
Furkan/25:8
"Yahut kendisine bir hazine atılsaydı, veya kendisinin bir bahçesi olsaydı ve ondan yeseydi!" Hatta zalimler, "Siz, büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz," dediler.
Furkan/25:9
Bak, senin için ne örnekler verdiler de saptılar, yolu asla bulamayacaklardır.
Furkan/25:41
Seni her gördüklerinde seni alaya alırlar: "Allah'ın elçi olarak gönderdiği kişi bu mu?"
Zuhruf/43:31
"Bu Kuran, şu iki kentten ünlü ve büyük bir adama indirilmeli değil miydi?" dediler.
Furkan/25:42
"Direnmeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptırıp ayıracaktı." Azabı gördüklerinde kimin gerçekten sapık yolda olduğunu öğreneceklerdir.
Sebe/34:46
De ki, "Size bir tek öğüdüm var: Allah için ikişer ikişer, yahut teker teker kalkın, sonra düşünün. Sizin arkadaşınızda bir delilik yoktur. O sadece, çetin bir cezadan önce sizi uyaran birisidir."
Saffat/37:35
Kendilerine "La ilahe illa Allah" denildiğinde büyükleniyorlardı.
Saffat/37:36
"Tanrılarımızı deli bir şair için mi terkedeceğiz?" diyorlardı.
Duhan/44:13
Mesaja aldırış etmediler. Halbuki kendilerine apaçık bir elçi gelmişti.
Duhan/44:14
Sonra ondan yüz çevirdiler ve, "Öğrenim görmüş bir deli!" dediler.
Zariyat/51:52
İşte böyle, onlardan öncekilere her ne zaman bir elçi geldiyse, "Bu, bir büyücüdür," yahut "Bu bir delidir," derlerdi.
Tur/52:29
Sen öğüt ver. Rabbinin sana olan iyiliği sayesinde sen ne bir kahinsin, ne de deli.
Kalem/68:2
Sen Rabbinin nimetiyle delirmiş değilsin.
Kalem/68:51
Mesajı işittikleri zaman, inkarcılar neredeyse seni gözleriyle yiyeceklerdi. "O, delidir!" diyorlardı.
Tekvir/81:22
Arkadaşınız deli değildir.