بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
9:41 İster hafif ister ağır olarak savaşa çıkınız. Paralarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihat edin. Bu sizin için daha iyidir, bir bilseydiniz.
9:42 Yakın bir menfaat ve orta uzunlukta bir yolculuk olsaydı seni izleyeceklerdi; ancak yol onlara uzak geldi. Allah'a yemin edeceklerdir: "Gücümüz yetseydi sizinle birlikte çıkacaktık." Böylece kendilerini mahvediyorlar. Allah onların yalancı olduklarını bilir.
9:43 Allah seni affetti: Doğrular ve yalancılar sana belli olmadan önce neden onlara izin verdin?
9:44 Allah'a ve ahiret gününe inananlar, paralarıyla ve canlarıyla çaba göstermekten (kaçmak için) senden izin istemezler. Allah erdemlileri hakkıyla Bilir.
9:45 Ancak Allah'a ve ahiret gününe inanmayanlar senden izin ister. Kalpleri kuşku ile doludur. Onlar kuşkuları içinde bocalamaktadırlar.
9:46 Savaşa çıkmayı istemiş olsalardı, onun için bir hazırlık yaparlardı. Fakat Allah onların katkısını istemedi ve onları yüreksiz ve isteksiz yaptı. Kendilerine, "Oturanlarla birlikte oturun!," denildi.
9:47 Sizinle çıksalardı, size yalnız karışıklık katarlardı, aranıza fitne ve çekişme sokarlardı. İçinizde de onlara kulak verenler var. Allah zalimleri çok iyi Bilir.
9:48 Daha önce de kargaşalık çıkarmayı arzulamışlardı ve sana karşı işler/entrikalar çevirmişlerdi. Nihayet gerçek geldi ve Allah'ın yasası, onlara rağmen egemen oldu.
9:49 Onlardan bazıları, "Bana izin ver, beni sıkıntıya sokma," diyor. Onlar zaten bu tavırlarıyla sıkıntının içine düşmüşlerdir; kafirleri cehennem kuşatmaktadır.
9:50 Sana bir iyilik dokunsa onları üzer, sana bir kötülük dokunsa, "Biz önceden önlem almıştık," derler ve sevinç içinde dönüp giderler.
9:51 De ki: "Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize dokunmaz. O'dur bizim mevlamız, sahibimiz. İnananlar, Allah'a güvensinler."
9:52 De ki: "Biz sizin için, Allah'ın, ya kendi tarafından veya bizim elimizle sizi cezalandırmasını umarken siz bizim için ancak iki güzelden birini (gazilik veya şehitlik) umabilirsiniz. Umutla bekleyin, biz de umutla bekliyoruz.
9:53 De ki: "Yoksullara ister gönüllü, ister gönülsüz yardım edin; sizden kabul edilmeyecektir. Çünkü siz yoldan çıkmış bir topluluksunuz."
9:54 Yardımlarının kabul edilmesine engel sadece şudur: Allah'ı ve elçisini inkar ettiler, namaza ancak üşenerek yaklaşırlar ve yardımları da isteksiz yaparlar.
9:55 Onların paraları ve çocukları seni etkilemesin. Allah bunlarla, onları dünya hayatında cezalandırmayı ve canlarının inkarcı olarak çıkmasını istiyor.
9:56 Sizden olduklarına dair Allah'a yemin ederler; oysa sizden değiller, onlar anlaşmazlık çıkaran bir topluluktur.
9:57 Nitekim onlar, sığınacak bir yer, mağaralar yahut girecek bir delik bulsalardı panik içinde oraya yönelirlerdi.
9:58 Onların bir kısmı, sadakaların dağıtımı konusunda seni eleştiriyor; kendilerine ondan verilince razı oluyorlar, ancak ondan kendilerine verilmeyince öfkeleniyorlar.
9:59 Onlar, Allah'ın ve elçisinin kendilerine verdikleri paya razı olmalı ve "Allah bize yeter. Allah elçisi yoluyla kendi lütfundan bize verecektir. Biz sadece Allah'ı arzularız," demeliydiler.
9:60 Sadakalar, Allah'tan bir yükümlülük olarak, yoksullara, düşkünlere, bu konuda çalışan görevlilere, sempatizanlara, kölelerin özgürlüğü için, borçlulara, Allah yoluna ve yolda kalmışlara verilmeli. Allah Bilendir, Bilgedir.