بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
6
69:21 O mutlu bir yaşantı içindedir,
فَهُوَ ف۪ي ع۪يشَةٍ رَاضِيَةٍۙ
5
69:22 Yüksek bir cennette (bahçede),
ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ
5
69:23 Meyveleri ulaşılabilecek mesafededir.
قُطُوفُهَا دَانِيَةٌ
3
69:24 Geçmiş günlerinizde yaptığınız işlerden ötürü afiyetle yiyiniz, içiniz.
كُلُوا وَاشْرَبُوا هَن۪ٓيـٔاً بِمَٓا اَسْلَفْتُمْ فِي الْاَيَّامِ الْخَالِيَةِ
8
69:25 Kitabı solundan verilenlere gelince, onlar, "Keşke kitabım bana verilmeseydi," der,
وَاَمَّا مَنْ اُو۫تِيَ كِتَابَهُ بِشِمَالِه۪ فَيَقُولُ يَا لَيْتَن۪ي لَمْ اُو۫تَ كِتَابِيَهْۚ
8
69:26 "Hesabımın ne olduğunu öğrenmeyeydim."
وَلَمْ اَدْرِ مَا حِسَابِيَهْۚ
5
69:27 "Keşke ölümüm sonsuz olsaydı."
يَا لَيْتَهَا كَانَتِ الْقَاضِيَةَۚ
3
69:28 "Param bana yaramadı."
مَٓا اَغْنٰى عَنّ۪ي مَالِيَهْۚ
2
69:29 "Tüm gücümü yitirdim."
هَلَكَ عَنّ۪ي سُلْطَانِيَهْۚ
6
69:30 Yakalayın, bağlayın onu.
خُذُوهُ فَغُلُّوهُۙ
4
69:31 Ve sonra cehennemde yakın.
ثُمَّ الْجَح۪يمَ صَلُّوهُۙ
5
69:32 Sonra, onu yetmiş arşın boyunda bir zincire vurun.
ثُمَّ ف۪ي سِلْسِلَةٍ ذَرْعُهَا سَبْعُونَ ذِرَاعاً فَاسْلُكُوهُۜ
3
69:33 Çünkü o, Yüce Allah'a inanmıyordu.
اِنَّهُ كَانَ لَا يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ الْعَظ۪يمِۙ
4
69:34 Yoksullara yedirmeğe de çalışmıyordu.
وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۜ
5
69:35 Bu yüzden onun buralarda bir dostu yoktur.
فَلَيْسَ لَهُ الْيَوْمَ هٰهُنَا حَم۪يمٌۙ
3
69:36 Hiç bir yiyeceği de... İrin hariç,
وَلَا طَعَامٌ اِلَّا مِنْ غِسْل۪ينٍۙ
4
69:37 Onu ancak günahkarlar yer.
لَا يَأْكُلُهُٓ اِلَّا الْخَاطِؤُ۫نَ۟
2
69:38 Yemin ederim gördüklerinize,
فَلَٓا اُقْسِمُ بِمَا تُبْصِرُونَۙ
3
69:39 Ve görmediklerinize,
وَمَا لَا تُبْصِرُونَۙ
4
69:40 Ki bu şerefli bir elçinin (getirdiği) sözdür.
اِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَر۪يمٍۚ